ALKOL/MADDE BAĞIMLILIĞI NEDİR?
Psikiyatrik bozuklukların sınıflandırıldığı DSM-5 isimli kitaba göre alkol/madde bağımlılığı tanısı koymak için aşağıdakilerden ikisinin varlığı yeterlidir:
ALKOL KULLANIM BOZUKLUĞU
Alkollü İçecekler Nasıl Elde Edilir?
Meyva suları, yaş ve kurutulmuş meyva ve tahıl tanelerinin içinde bulunan şekerlerin maya mantarları tarafından fermantasyonu ile bira ve sofra şarabı gibi alkol düzeyi kısmen düşük içecekler elde edilir. Rakı, votka, konyak ve viski gibi alkol düzeyi yüksek içkiler ise fermentasyona uğramış sıvının distilasyonu ile elde edilir.
Alkol Kullanma Biçimleri Nelerdir?
Sosyal içici olarak adlandırılan grupta-ki bu grup alkol kullananların çoğunluğunu oluşturmaktadır- alkole bağlı hiçbir ciddi ve uzun süreli sağlık sorunu ve/veya sosyal sorun ortaya çıkmayabilir ve alkol alımı kesildiğinde hiçbir sorunla karşılaşmayabilirler. Ancak bu grup hem alkolle ilişkili kazalar gibi tek bir içme döneminin olumsuz sonuçları hem de alkol kullanımının daha sorunlu bir düzeye ilerlemesi ile ilgili risk altındadırlar.
Yüksek riskli içiciler (aşağıda tanımlanmaktadır) alkol bağımlısı olmamakla birlikte alkole bağlı birçok tıbbi ve sosyal sorun yaşamaktadırlar. Bu grup, alkolü kötüye kullananlar veya bağımlı olmayan sorunlu içiciler olarak adlandırılabilir.
Alkol bağımlısı kişilerde ise temel olarak içme davranışlarını kontrol etmede yetersizlik vardır. Kullandıkları alkol miktarını gittikçe artırma eğilimindedirler. Kullandıkları alkol miktarını ve alkol almak için harcadıkları zamanı denetlemeye çalışırlar ancak başarısız olurlar. Alkol kullanımının olumsuz sosyal, mesleki ve tıbbi sonuçlarını yaşıyor olmalarına karşın alkolden uzak durmayı başaramazlar. Bağımlılıkları ilerledikçe alkolün fiziksel ve psikolojik bağımlılığını da yaşamaya başlarlar.
Yüksek Riskli İçicilik Nedir?
Tüketilen alkol miktarının ortaya çıkardığı bulgular cinsiyetler arasında farklılıklar gösterir.
Erkeklerde günde 4 ve üzeri birim içkiyle (1 birim içki= Bir şişe 360ml’lik bira= Bir tek 40 ml’lik sert içki-rakı-cin-votka-viski= 1 kadeh 120 ml’lik şarap) kadınlarda günde 3 ve üzeri birim içki veya erkeklerde haftada 12 ve üzeri birim içkiyle kadınlarda haftada 9 ve üzeri birim içki içmek yüksek riskli içicilik olarak tanımlanmaktadır.
Alkol Bağımlılığının Yaygınlığı Nasıldır?
İlk alkol tüketimi çoğu zaman ergenlik döneminde özenti ile başlamaktadır. Yapılan çalışmalar ilk alkol deneme yaşının 12 yaşa kadar düştüğünü göstermektedir. Alkolle ilgili sorunlar 18-25 yaşları arasında ortaya çıkmaya başlar. Ülkemizde alkol bağımlılığı oranı %0.8-2 iken bu oran ABD’de %10’lara çıkmaktadır. Alkol tüketimi erkeklerde kadınlara göre daha fazladır.
Alkol sorunu olan kişilerde ölüm sıklıkla kaza, kalp hastalığı, intihar ve kanser gibi nedenlerle olmaktadır. Bu kişilerde intiharla birlikte adam öldürme , trafik kazaları, saldırı, tecavüz, çocuk istismarı yaygınlığı yüksektir.
Ayrıca alkol kullanım bozukluğuna bipolar bozukluk, şizofreni, kişilik bozukluğu, major depresyon gibi diğer psikiyatrik hastalıkların eşlik etme olasılığı sağlıklı topluma göre daha yüksektir.
Alkol Bağımlılığının Nedenleri Nelerdir?
Alkol bağımlılığının oluşumunda çok çeşitli etmenler (biyolojik, psikolojik, sosyal) rol oynamaktadır.
Yapılan genetik çalışmalar ailesinde alkolle ilişkili bozukluk görülen bireylerin kendilerinde alkol kullanım sorunu ortaya çıkma olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.
Alkolün kaygı bozukluğu, depresyon ve psikotik bozukluk tanılı hastalarda rahatlatıcı ve gevşetici etkileri nedeniyle kendi kendini tedavi amaçlı kullanımı söz konudur. Bu durum bu kişilerde bağımlılık gelişme riskini artırmaktadır.
Ayrıca çocukluğunda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu veya davranım bozukluğu olanlarda erişkin dönemde alkol kullanımıyla ilgili bir bozukluğa yakalanma riski artar.
Bir toplumda alkole kolay ulaşılabiliyorsa, ucuzsa ve toplumsal kabulü varsa ve yaygın kullanılıyorsa o toplumda alkol kullanım bozukluğu görülme sıklığı artar. Ek olarak; üniversite yurtları, ordu gibi sosyal ortamlar ile turist rehberliği, bankacılık, barmenlik gibi bazı mesleklerde alkol kullanımı ile ilişkili bozukluklar daha sık görülmektedir.
Alkolün Beden Sağlığı Üzerine Olumlu Etkisi Var mıdır?
Riskli düzeyde olmayan alkol tüketiminin serebrovasküler olay ve kalp krizi riskini azalttığı, iyi kolesterol (HDL) düzeyini artırdığı, kadınlarda kemik yoğunluğunu artırdığı saptanmıştır
Alkolün Beden Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Orta derecede ve ciddi alkol kullanımının; alkol zehirlenmesi sonucu solunumun baskılanması, koma ve ölüme, beslenme yetersizliği ve B vitamini eksikliğine, kalp krizi ve beyin-damar hastalıklarına, siroz ve alkolik hepatit gibi karaciğer hastalıklarına, gırtlak-özofagus-karaciğer ve pankreas kanserlerine neden olduğu bilinmektedir.
Alkolün Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Orta derecede ve ciddi alkol kullanımının; alkol zehirlenme ve yoksunluk bulgularına, kalıcı amnestik bozukluk ve bunamaya, psikotik bozukluğa, depresyon, anksiyete ve uyku bozukluklarına neden olabileceği bilinmektedir.
Alkol Zehirlenmesi Nedir?
Alkol zehirlenmesi; alkol alımı sırasında veya hemen sonrasında ortaya çıkan uygunsuz davranışsal veya ruhsal değişiklikler (örneğin, uygunsuz cinsel ya da saldırgan davranış, duygudurum değişikliği, yargılama bozukluğu) ve sözü ağızda geveleyerek konuşma, koordinasyon bozukluğu, sendeleyerek yürüme, dikkat ve bellek bozukluğu, koma şeklinde bulgulardan oluşabilen bir tablodur.
Alkol Yoksunluğu Nedir?
Uzun süre ve yüksek miktarda alkol kullanımı olan kişilerde alkol kullanımının bırakılmasıveya azaltılmasıyla ortaya çıkan ruhsal ve bedensel belirtilerdir. Bunlar arasında terleme, titreme, baş ağrısı, bulantı, kusma, uykusuzluk, çarpıntı, ateş yüksekliği, huzursuzluk, işitsel-görsel ve dokunsal algı (hallüsinasyonlar) bozuklukları, dikkat ve yönelim bozukluğu, sara (epilepsi) nöbeti ve ölüm yer almaktadır.
Alkol Bağımlılığında Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
Alkolü bırakmak açısından istekli olan alkol bağımlısı bir kişide ayaktan ve yatarak tedavi seçenekleri mevcuttur. Öncelikli olarak alkol kesilmesi sonucu ortaya çıkan yoksunluk belirtilerini kontrol altına almaya yönelik ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Sonrasında kişinin normal hayata dönmesi ve alkolsüz yaşama uyum sağlamasına yönelik psikoterapötik girişimlerde bulunulmaktadır. Bağımlılık tekrarlayabilen bir beyin hastalığı olduğundan uzun dönemde hastalığın yinelemesini önlemeye yönelik nüks önleme girişimlerinde bulunulmakta, bu süreç ilaç tedavileriyle de desteklenmektedir.
ESRAR KULLANIM BOZUKLUKLARI
Esrar Nasıl Elde Edilir?
Esrar, ılık ve nemli bölgelerde yetişen Kannabis Sativa (Hint Keneviri) isimli bitkiden elde edilir. Kahverengi preslenmiş kalıplar halinde, ot ya da toz (kubar) halinde bulunabilir. Kullanıcılar arasında joint, ot, marihuana, paspal olarak da adlandırılır.
Esrarın Kullanım Yolları Nelerdir?
Tütün ile karıştırılarak, sigara gibi sarılarak ya da nargile biçiminde içilerek solunum yoluyla alındığı gibi, kek ve şekerlemesi yapılarak ağız yoluyla da alınabilir.
Esrar Bağımlılık Yapar mı?
Evet, uzun süreli kullanımında (ki bu genellikle günlük veya buna yakın sıklıkta kullanımla karakterizedir) esrarın oluşturduğu etkilerin çoğuna karşı tolerans (kişinin aynı miktarda madde almasına rağmen zaman içinde aynı etkiyi sağlayamaması ya da aynı etkiyi sağlayabilmek için kullandığı madde miktarını artırması anlamına gelir) gelişir. Ağır içicilik sonrası kesilme belirtileri (yoksunluk belirtileri) belirgin olmasa da esrar bağımlılığının fiziksel boyutu hayvan çalışmalarında gösterilmiştir.
Esrar Kullanım Bozukluğunun Yaygınlığı Nasıldır?
Esrar, tütün ve alkolden sonra tüm dünyada en sık kullanılan keyif verici maddedir. Esrar kullanımı 1970-1980’li yıllarda en üst düzeydeyken, 1990’lara doğru giderek azalma göstermiştir. Ancak son dönemlerde, özellikle genç yaş grubunda olmak üzere kullanımında tekrar artış olduğu izlenmektedir. Bir geçiş maddesi olması nedeniyle, kullanımındaki bu artış, başka madde kullanımlarında da artışa neden olmaktadır. ABD’de esrar kullanım yaygınlığı %8.2, ülkemizde ise lise öğrencilerinde yaşam boyu esrar kullanım yaygınlığı %5.1-5.8’dir.
Esrar Kullanım Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Özellikle heyecan arayışının belirgin olduğu ergen ve genç erişkinlerde esrar kullanan akran varlığı ve akranların kullanım yönündeki baskısı esrara başlama nedenleri arasında dikkat çekmektedir.
Esrarın Tıbben Kullanımı Mümkün müdür?
Esrar kanserle ilişkili bulantı ve kusmalarda, glokomlu kişilerde göz içi basıncını düşürmek için ve AIDS veya kanser hastalarında iştah artırmak için medikal olarak kullanılmaktadır.
Esrarın Beden Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Esrarın duman inhalasyonu yoluyla sürekli kullanımı sonucu akciğerlerde bronşit, amfizem ve kanser oluşum riski sigarayla karşılaştırıldığında beş kat daha fazladır.
Esrarın Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Esrar kullanımını takiben kişide panik, korku, kuşku hali veya paranoid düşüncelerle karakterize akut psikotik bir tablo ortaya çıkabilir. Özellikle yeni kullanmaya başlayan bireylerde depresyona neden olabilir. Uzun süreli kullanımı sonucunda ise hareketlerde yavaşlama, uyuşukluk, amaçsızlık, edilgenlik, üretim yapamama, isteksizlik gibi belirtiler görülebilir.
Esrar Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?
Çoğu zaman genel bir rüya benzeri iyilik duygusu ile beraberdir. Dış uyaranlara karşı duyarlılık artar, önceden önemsenmeyen ayrıntılar belirginleşir, renkler zenginleşip parlaklaşır. Zaman ve kendilik algısında değişmeler olur. Yeni kullanıcılar için başlangıç anksiyetesi panik boyutuna çıkabilir. Alınganlık ve kuşku ile ilişkili düşünceler belirebilir. Düşünce akışı hızlanır, tepki süresi yavaşlar, dikkat ve koordinasyonda belirgin bozulma görülür. Ayrıca bu belirtilere gözlerde kızarıklık, iştahta artış, ağız kuruluğu ve kalp hızında artış gibi bedensel belirtiler de eşlik etmektedir.
Esrar Yoksunluğu Belirtileri Nelerdir?
Esrar kullanımına özgü bir yoksunluk sendromu net olarak belirlenememiştir. Bunun olası sebebinin, esrarın uzun olan yarı ömrünün kesilmesi sırasında yoksunluk belirtilerinin çıkmasını önleyici rol oynaması olduğu düşünülmektedir. Belirtilerin büyük çoğunluğu ruhsal ve davranışsal düzeydedir. Kişide uzun süreli kullanımın kesilmesi veya azaltılmasını takiben kaygı, huzursuzluk, sinirlilik, uykusuzluk görülebilir. Bu belirtilere iştah azalması, kilo kaybı, ellerde titreme eşlik edebilir.
Esrar Kullanım Bozukluğunda Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
Esrardan arındırma tedavilerinde ortak kabul gören bir tedavi yaklaşımı yoktur. Kişideki mevcut belirtilere yönelik semptomatik ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Üzerinde çalışılan ilaçlar olmakla birlikte belirgin bir nüks (tekrarlama) önleyici ajan da mevcut değildir. Motivasyon artırıcı ve başa çıkma becerileri kazandırıcı nüks önlemeye yönelik psikososyal girişimler etkinliği kanıtlanmış, başarıyla yürütülen yaklaşımlardır.
SEDATİF-HİPNOTİK KULLANIM BOZUKLUKLARI
Sedatif-Hipnotik Nedir?
Sedatif-Hipnotikler sıkıntı duygusunu azaltan ve uykuyu başlatan ilaçlardır. Uyku yapmaksızın sıkıntıyı azaltanlar ise trankilizan olarak adlandırılır. Bromid, barbitürat ve benzodiyazepinler bu grupta yer alır. Bunlar arasında en sık kullanılanı benzodiyazepinlerdir. Hem hekimler hem de bu ilacı kullananlar gerekli doz ve sürenin dışına çıkıp bu ilacı suistimal etmektedir.
Sedatif-Hipnotik Kullanımının Yaygınlığı Nasıldır?
Toplum içinde yaşam boyu sedatiflerin tıp dışı kullanımı %3.3 olarak saptanmıştır. 2000 yılında 12 yaş üzeri trankilizan kullanımı %0.4 iken 2001 yılında %0.6 bulunmuştur.
Sedatif-Hipnotiklerin Tıbbi Kullanım Alanları Nelerdir?
Sedatif-hipnotiklerin birçok önemli tıbbi kullanım alanı vardır. Sıkıntı (anksiyete) bozukluklarının tedavisi, uykusuzluğun kısa dönemli tedavisi, epileptik (sara) nöbetlerin tedavisi, ameliyat öncesi sedasyon ve anestezi en yaygın kullanım alanlarıdır.
Sedatif-Hipnotiklerin Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?
Sedatif-hipnotiklerin zehirlenme belirtileri arasında sözü ağzında geveler gibi konuşma, koordinasyon bozukluğu, sendeleyerek yürüme, dikkat ya da hafıza sorunları, koma görülebilir.
Uzun süreli ve yüksek doz kullanımlarında ise sinirlilik, uykusuzluk, depresyon, unutkanlık ve saldırganlık görülebilir.
Sedatif-Hipnotiklerin Yoksunluk Belirtileri Nelerdir?
Alkol yoksunluğunda görülen belirtilere benzer belirtiler görülmektedir. Algısal değişiklikler de eşlik edebilir.
Sedatif-Hipnotik Kullanım Bozukluğunda Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
Öncelikli olarak sedatif-hipnotik kesilmesi sonucu ortaya çıkan yoksunluk belirtilerini kontrol altına almaya yönelik ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Bu süreçten sonra kişide sedatif-hipnotiğin kullanımına neden olan altta yatan herhangi bir psikiyatrik hastalık varsa ona yönelik girişimlerde ve kişinin normal hayata dönmesi ve maddesiz yaşama uyum sağlamasına yönelik psikoterapötik girişimlerde bulunulmaktadır. Uzun dönemde hastalığın yinelemesini önlemeye yönelik nüks önleme girişimlerinde bulunulmakta, bu süreç ilaç tedavileriyle de desteklenmektedir.
UÇUCU MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU
Uçucu madde nedir?
Uçucu maddeler toluen, n-hekzan, metil butil keton, trikloretilen, trikloretan, diklorometan, benzin ve bütan gibi uçucu hidrokarbonlardır. Bu maddeler ticari olarak dört formda satılmaktadır: Yapıştırıcı ve zamklarda kullanılan uçucular; sprey boyalar, saç spreyleri, tıraş kremi aerosollerinde itici olarak kullanılanlar; tinerler; sıvı yakıtlar.
Uçucu Maddeler Nasıl Kullanılır?
Uçucu madde katı biçimde bir torbanın içine konularak buharın ağız ve burundan solunmasıyla, gaz ya da sıvı uçucular da bir bez parçasına konulup buharın çekilmesiyle kullanılabileceği gibi, uçucu madde püskürtülerek sprey şeklinde ağız yoluyla da kullanılabilir.
Uçucu Maddelerin Kullanımının Yaygınlığı Nasıldır?
Uçucu madde kullanımı gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülmektedir. Özellikle sokakta çalışan/yaşayan çocuk ve ergenlerde kullanıldığı bildirilse de, her yaş grubunda farklı kullanımların olduğu bildirilmektedir. Ülkemizde son 15 yılda giderek artan bir sorun olarak kendini göstermektedir. ABD’de sekizinci sınıf öğrencilerinin yaklaşık %18’i bu maddeleri psikoaktif özellikleri nedeniyle kullandıklarını bildirmişlerdir. Ülkemizde altı büyük ilde lise öğrencileri arasında yapılan araştırmada uçucu madde kullanımının esrar kullanımıyla aynı oranda (%4) olduğu tespit edilmiştir.
Uçucu Madde Kullanımının Nedenleri Nelerdir?
Uçucu madde kullanımın nedenleri arasında başlıca üç etken göze çarpar: Grup ya da akran grubunun etkisiyle merak ve deneme amacıyla kullanım; uçucu maddelerin kolay temin edilebilmesi, ucuz ve bol çeşitli olması; zayıf aile bağları ve arkadaş ilişkileri. Davranım bozukluğu olan ergenlerle, antisosyal kişilik bozukluğu olan yetişkinler risk almayı severler ve çoğu uçucu madde kullanıcısında bu tanılar mevcuttur.
Uçucu Maddelerin Beden Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Uçucu maddelerin pek çok ciddi yan etkisi vardır. Solunum baskılanması ve durması, kalpte ritm bozuklukları, beyinde küçülme, işitme kaybı, baş ağrıları, parkinsonizm, apati, konsantrasyon azlığı, hafıza kaybı, bulantı ve kusma, karaciğer ve böbrek hastalıkları, göğüs ağrısı ve solunum güçlüğü ve kaza ve yaralanmalar sonucu ölümler bunlardan bazılarıdır.
Uçucu Maddelerin Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Uçucu madde kullanımı uçucu zehirlenme bulgularına, kalıcı bunamaya, psikotik bozukluğa, duygudurum ve anksiyete bozukluklarına neden olabilmektedir.
Uçucu Maddelerin Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?
Uçucu maddeler kullanıcıda kısa sürede zehirlenme belirtileri ortaya çıkarır. Başlangıçta bir uyarılmışlık hali, sersemlik, baş dönmesi, ajitasyon; artan dozlarda yürümenin bozulması, yönelim ve koordinasyon bozukluğu, zaman algısında değişiklerle görsel ve işitsel algı bozuklukları ve yanılsamalar; ileri bozyutlarda ise uykulu hal, reflekslerin yavaşlaması, terleme, kas zayıflığı, görme bulanıklığı ve koma görülebilir.
Uçucu Madde Kullanımının Yoksunluk Belirtileri Nelerdir?
Uçucu madde kullanımına özgü bir yoksunluk sendromu net olarak belirlenmemiştir.
Uçucu Madde Kullanım Bozukluğunda Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
Uçucu madde kullanımına bağlı olarak gelişen tıbbi ve ruhsal hastalıkların tedavisine yönelik girişimlerde bulunulmakta, kişinin uzun dönemde uçucu maddeden uzak kalmasına yönelik bireysel ve grup terapileri uygulanmaktadır.
KOKAİN KULLANIM BOZUKLUĞU
Kokain Nasıl Elde Edilir?
Kokain, erythroksilon koka isimli bitkinin yapraklarında doğal olarak bulunan alkaloid uyarıcı bir maddedir. Çeşitli işlemlerden geçirilerek insanlar tarafından kullanılabilir hale getirilmek-tedir. Kok, beyaz ya da buz olarak da adlandırılmaktadır.
Kokain Nasıl Kullanılır?
Çiğnemek, burundan çekmek, damardan şırınga etmek ve sigara gibi içmek suretiyle kullanılmaktadır.
Kokain Kullanım Bozukluğunun Yaygınlığı Nasıldır?
Kokain kullanımı 1980’lerde en üst düzeylerde iken 1990’larda düşme eğilimi göstermiştir, ancak 2000’li yıllarda kullanımında tekrar artış izlenmektedir. ABD’de 2000 yılında %0.3 oranında kokain kullanım bozukluğu tespit edilmiştir. Türkiye’de konuyla ilgili yeterli veri olmasa da, bağımlılık tedavi merkezlerine başvuran olgularda kokain kullanımın artış içinde olduğu gözlemlenmektedir.
Kokain Kullanım Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Sosyal, kültürel ve ekonomik faktörler ile genetik faktörler, kokainin farmakolojik özellikleri, öğrenme ve koşullanma; kokaini elde etme, ilk kullanım, kokain kullanımı devam ettirme ve yinelemelerde belirleyici rol oynar.
Kokainin Beden Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Kokain kullanımı migren benzeri baş ağrılarına, sara nöbetlerine, enfeksiyonlara, kalp krizine, beyin-damar hastalıklarına, akciğer ödemine, ani solunum durmasına ve ölüme neden olabilir.
Kokainin Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Kokain kullanımının kokain zehirlenme ve yoksunluk bulgularına, paranoid düşüncelerin hakim olduğu psikotik bozukluklara, depresyon, anksiyete ve cinsel işlev bozuklukları ile uyku bozukluklarına neden olabileceği bilinmektedir.
Kokain Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?
Kokain kullanımına bağlı zehirlenme belirtileri arasında kalp atımının hızlanması veya azalması, göz bebeklerinde büyüme, kan basında yükselme veya düşme, terleme ya da titreme, bulantı ya da kusma, kilo kaybına ilişkin belirtiler, kas zayıflığı, solunum depresyonu, göğüs ağrısı ya da ritm bozuklukları, bilinç bulanıklaşması, sara nöbeti, hareket bozuklukları ve koma görülebilir.
Kokain Yoksunluk Belirtileri Nelerdir?
Kokain ani ve süreğen yoksunluk belirtilerine neden olur. Bazı kullanıcılarda bu belirtiler çok tipik ve tekrarlayıcı özellikler gösterir. Depresyon, bunaltı, kokain kullanımına yönelik yoğun istek, halsizlik ve uyku uyuma arzusu görülür. İlk uyanmayı takiben aşırı yemek yeme kendini gösterebilir. Bu belirtiler aylarca sürebilir. İntihar düşüncesi veya girişimi tabloya eşlik edebilir.
Kokain Kullanım Bozukluğunda Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
Diğer madde bağımlılıklarındaki temel tedavi prensipleri geçerlidir. Kokain kullanımını bırakmayı isteyen kişide mevcut yoksunluk belirtilerine yönelik arındırma tedavisi yapmak (henüz özgün bir ajan bulunamamıştır), fiziksel durumu stabilize etmek, nüksü (yinelemeyi) önlemeye yönelik psikoterapötik girişimlerde bulunmak önceliklidir. Kokain aşısı geliştirme çalışmaları ise halen devam etmektedir.
HALÜSİNOJEN KULLANIM BOZUKLUĞU
Halüsinojen nedir?
Halüsinojen terimi “bilinç bulanıklığı, sakinleşme, aşırı uyarılma, entelektüel ya da bellek bozukluğu oluşturmaksızın algı değişikliği oluşturan” anlamına gelmektedir. Oldukça heterojen bir kimyasal madde grubudur. Sık kullanılanlar arasında liserjik asit dietilamid (LSD), psilosibin, psilosin, dimetiltriptamin (DMT) ve meskalin yer almaktadır.
Halüsinojen Nasıl Kullanılır?
Sigara gibi içilerek, çiğnenerek ya da yutularak kullanılmaktadır. Sentetikler ise ya hap şeklinde ya da emdirilmiş pullar biçiminde dilaltında veya deriye yapıştırılarak kullanılabilmektedir.
Halüsinojen Kullanımının Yaygınlığı Nasıldır?
Son dönemlerde yasa dışı olarak gizli imalathanelerde yeni geliştirilen halüsinojenlerin yaygınlaşması ile özellikle gençler arasındaki kullanımlarında artma eğilimi görülmektedir. ABD’de 1996 yılında yaşam boyu halüsinojen kullanım yaygınlığı %9.7’dir. Türkiye’deki kullanımının yaygınlığına dair elimizde net veriler bulunmamaktadır.
Halüsinojen Kullanımının Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Halüsinojen kullanımının halüsinojen zehirlenme bulgularına, kalıcı algı bozukluklarına (flashback), psikotik bozukluklara, duygudurum ve anksiyete bozukluklarına neden olabileceği bilinmektedir.
Halüsinojen Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?
Halüsinojen kullanan kişi kullanımı takiben hoşa gitmeyen, beklenmedik belirtiler olduğunda sağlık birimlerine başvurur. Bu belirtiler “kötü yolculuk” diye adlandırılan ani bunaltı ve panik tepkileridir. Nadiren de olsa yoğun depresif belirtiler ve ölüm düşünceleri olabilir. Halüsinojenlerin ölümle direkt ilişkisi olmasa da yüksek doz alımlarına bağlı olarak ölümcül kazalar ortaya çıkabilir. Zehirlenmenin bedensel ve diğer psikolojik belirtileri arasında kalp atımının artması, kan basıncının yükselmesi, göz bebeklerinde büyüme, ateş yüksekliği, terleme, gerçekle bağlantının kaybı, kendine yabancılaşma, paranoya ve bilinç sislenmesi görülebilir.
Halüsinojen Yoksunluk Belirtileri Nelerdir?
Halüsinojen kullanımına özgü bir yoksunluk sendromu net olarak belirlenmemiştir.
Halüsinojen Kullanım Bozukluğunda Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
“Kötü yolculuk” belirtileri nedeniyle başvuran olgularda semptomatik ilaç tedavileri uygulanır. Halüsinojen bağımlılığından arındırmaya yönelik özgün bir farmakolojik ajan geliştirilmemiştir. Madde kullanımını bırakmaya istekli kişilere psikoterapötik girişimler uygulanır.
OPİOİD KULLANIM BOZUKLUĞU
Opioid Nedir?
Opioidler, afyon bitkisinden (papaver somniferum) elde edilir. En önemli doğal opioid morfindir, ağır ve süregen ağrılarda oldukça etkilidir ve yaygın olarak kullanılmaktadır. En sık kullanılan ve bağımlılık potansiyeli en yüksek olan opioid eroindir. Eroin açık kahve renkte, toz halinde satılır. “Eyç, H, toz” gibi isimlerle de anılmaktadır.
Eroin Kullanım Yolları Nelerdir?
Sigaraya sarılarak, buruna çekilerek, alüminyum folyo üstünde ısıtılıp buharı burundan çekilerek ya da damardan enjekte edilerek kullanılmaktadır.
Eroin Kullanımının Yaygınlığı Nasıldır?
Eroin kullanımın dünyadaki yaşam boyu kullanım oranı %1’dir. Türkiye’de lise öğrencileri arasında 2001 yılında yapılan bir araştırmada yaşam boyu kullanım oranı %0.8 iken bu oranın 2004 yılında %1.6’ya çıktığı tespit edilmiştir. Yani kullanımı giderek artmaktadır.
Eroin Kullanımının Nedenleri Nelerdir?
Sosyal, çevresel ve genetik faktörlerle, opioidlerin farmakolojik özellikleri ve psikolojik faktörler (düşük sosyoekonomik durum, tek ebeveynle yetişmiş olmak, ailede başka bir madde kullanım sorunu olan bireyin varlığı, davranım sorunlarının eşlik etmesi) maddeyi elde etme, ilk kullanım, kullanımı devam ettirme ve yinelemelerde belirleyici rol oynar.
Eroin Kullanımının Beden Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Bu etkiler arasında mide ülserleri, kapte ritm düzensizlikleri, kansızlık, akciğer enfeksiyon-ları, deri ve kas apseleri, duyarlı bireylerde tehlikeli alerjik reaksiyonlar, iktidarsızlık, ortak enjektör kullanımına bağlı olarak gelişen AIDS, Hepatit B ve C gibi viral hastalıklarla özellikle başka madde veya ilaçlarla alındıklarında koma ve ölüm yer almaktadır.
Eroin Kullanımının Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Eroin kullanımı eroin zehirlenme ve yoksunluk bulgularına, psikotik bozukluklara, duygudurum, cinsel işlev ve uyku bozukluklarına neden olabilir.
Eroin Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?
Uyku hali, sersemlik, konuşma bozukluğu, bellek bozukluğu, nabız ve tansiyon düşüklüğü, göz bebeklerinde küçülme (iğne başı pupil), solunum zorluğu ve bilinç kaybı zehirlenme belirtileri arasında yer alır.
Eroin Yoksunluk Belirtileri Nelerdir?
Eroin yoksunluğu üç-beş saatte başlar, 36-72 saatte en üst seviyeye çıkar, yedi-on günde azalır. Göz yaşarması, burun akıntısı, esneme, bulantı, karın krampları, kas spazmları, eklem ve kas ağrıları, sıcak ve soğuk hisleri, tüylerin diken diken olması, terleme, kalp atım hızında artış, solunum sayısında artış, tansiyon yüksekliği, ishal, sinirlilik, bunaltı ve göz bebeklerinde büyüme görülebilir.
Eroin Kullanım Bozukluğunda Tedavi Yaklaşımı Nasıldır?
Eroin kullanımını bırakmayı isteyen kişide mevcut yoksunluk belirtilerine yönelik arındırma tedavisi genellikle hastane şartlarında yapılmaktadır. Fiziksel durumu stabilize etmek, olası enfeksiyonlara dair taramalar yapmak önemlidir. Uzun dönemde nüksü (yinelemeyi) önlemeye yönelik psikoterapötik girişimlerde bulunulmakta, bu süreç ilaç tedavileriyle de desteklenmektedir.
AMFETAMİN KULLANIM BOZUKLUĞU
Amfetamin Nedir?
Günümüzde tıbbi olarak sadece dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile narkolepsi tedavisinde kullanılan; iştah kesici, uyku kaçırıcı ve zevk verici etkileri nedeniyle yasal olmayan formlarının kullanımı gittikçe yaygınlaşan uyarıcı maddelerdir.
Amfetaminin Kullanım Yolları Nelerdir?
Amfetaminin ağızdan alınabilen, buruna çekilebilen, sigara içinde içilebilen ve damar yoluyla kullanılabilen formları mevcuttur.
Amfetamin Kullanımının Yaygınlığı Nasıldır?
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Madde Kontrolü ve Suç Önleme Bürosu’nun raporuna göre 2002 yılında dünyada 33.4 milyon amfetamin kullanıcısı mevcuttur. Bunun yedi milyonunun ekstazi (amfetamin benzeri ve orta derecede halüsinojenik bir madde) kullanıcısı olduğu bildirilmiştir.
Amfetamin Kullanımının Beden Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Kas ağrısını bloke ederek vücut sistemini yanıltır, kalp krizine, beyin damar hastalıklarına, şiddetli hipertansiyona ve iskemik kolite (barsakların oksijensiz kalması) neden olabilir. Damar yoluyla kullanım HIV ve hepatit geçişine, akciğer abselerine, kalp kası enfeksiyonlarına sebebiyet verebilir. Alınan doz miktarına göre değişen şekilde titreme, epileptik nöbet, koma ve ölüm ortaya çıkabilir.
Amfetamin Kullanımının Ruh Sağlığı Üzerine Olumsuz Etkileri Nelerdir?
Amfetamin kullanımının amfetamin zehirlenme ve yoksunluk bulgularına, paranoid düşüncelerin hakim olduğu psikotik bozukluklara, depresyon, anksiyete ve cinsel işlev bozuklukları ile uyku bozukluklarına neden olabileceği bilinmektedir.
Amfetaminin Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?
Amfetamin kullanımına bağlı zehirlenme belirtileri arasında kalp atımının hızlanması veya azalması, göz bebeklerinde büyüme, kan basında yükselme veya düşme, terleme ya da titreme, bulantı ya da kusma, kilo kaybına ilişkin belirtiler, kas zayıflığı, solunum depresyonu, göğüs ağrısı ya da ritm bozuklukları, bilinç bulanıklaşması, sara nöbeti, hareket bozuklukları ve koma görülebilir.
Amfetaminin Yoksunluk Belirtileri Nelerdir?
Yoksunluk sendromunun ciddiyeti kullanma yoğunluğu ve süresi ile ilişkilidir. Belirtiler iki-dördüncü günlerde belirginleşir, bir hafta içinde iyileşir. En şiddetli belirti depresyondur, özkıyım düşüncesi ve girişimi eşlik edebilir. Ayrıca bunaltı, titreme, keyifsizlik, yorgunluk, canlı-hoş olmayan rüyalar, baş ağrısı, terleme, kas ve mide krampları, iştah artışı, uykusuzluk ya da aşırı uyku görülebilir.
Ekstazi nedir?
Metilen dioksiamfetamin (ekstazi), amfetamin benzeri ve orta derecede halüsinojenik sentetik bir maddedir.
Kapsül ya da tablet formları mevcuttur, ağızdan alınarak kullanılır. Kullanıcılar arasında ex, ix, kanat, uçuş, mitsubishi, ferrari gibi isimlerle de anılmaktadır.
Giderek artan bir kullanım grafiği izlenmektedir.
Kullanımından sonra sıklıkla huzursuzluk, depresyon ve uykusuzluk tanımlanmaktadır. Algı bozuklukları ve paranoid düşünceler ortaya çıkabilir. Ayrıca ishal, sara nöbetleri, böbrek yetmezliği yapabilir. Kalp-damar sorunlarına yol açabilir. Yoğun kullanıcılarda ölüm olayları bildirilmektedir.
Amfetamin Kullanım Bozukluğunun Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?
Bu madde kullanımına yönelik geliştirilmiş özgün bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte yapılandırılmış bilişsel davranışçı terapi yöntemleri ve kendine yardım grupları etkili olabilmektedir. Tamamen kontrolden çıkan madde kullanımı, ciddi depresyon ve psikotik belirtiler varlığında hastaneye yatırılarak tedavi gerekmektedir.
KAFEİN KULLANIM BOZUKLUKLARI
Kafein İçeren Tüketim Malları Nelerdir?
Çay, kahve, kola, enerji içecekleri ve birçok ağrı kesici kafein içermektedir. Kafein, en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı maddedir.
Kafein Zehirlenme Belirtileri Nelerdir?
250 mg üstü kullanımda bulantı, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, yüzde kızarma, sık idrara gitme, mide-barsak bozukluğu, kas seğirmesi, konudan konuya atlayan düşünce akışı ya da konuşma, kalp atım hızında artış ya da düzensizlik, yorgunluk, duymama nöbetleri, uykusuzluk şeklinde zehirlenme belirtileri ortaya çıkabilir.
Kafein Yoksunluğu Belirtileri Nelerdir?
Kafein kullanımında tolerans gelişebilmesi ve kesildiğinde yoksunluk belirtilerinin görülebilmesi kafeinin fiziksel bağımlılık yapabildiğini gösterir.
Yoksunluk belirtileri arasında, görülme sıklığına göre, baş ağrısı, halsizlik, sersemlik, uyuklama hali, mutsuzluk, konsantrasyon güçlüğü, çalışma isteksizliği, sinirlilik, bulantı, kusma ve kas ağrıları yer alır.
Kafein Kullanım Bozukluğunun Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?
Kafein hakkında eğitim vermek ve kişinin kullanım miktarı ve sıklığına göre davranışçı değişim tekniklerini uygulamak kafein kullanım bozukluğu tedavisinde etkili olabilmektedir.
DİĞER MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI
Bağımlılık Yapma Olasılığı Olan Diğer Maddeler Hangileridir?
Bazı antihistaminikler, soğuk algınlığı-öksürük ve alerji ilaçları, bazı analjezikler, laksatifler, stimülanlar (efedrin içeren maddeler), nitrik oksit ve nitrit inhalanlar, antikolinerjikler ve anabolizan steroidler bağımlılık yapma potansiyeli olan diğer ajanlardır.
Ne Tür Bağımlılık Yaparlar?
Bunlar belirgin fiziksel bağımlılığa yol açmazlar, daha çok psikolojik bağımlılık yaparlar.
Diğer Madde Kullanım Bozukluklarının Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?
Arındırma sürecinde kullanılabilecek özgün ilaçlar bulunmamaktadır. İlk haftalarda gelişebilecek hafif yoksunluk bulguları (uykusuzluk, huzursuzluk, iştahsızlık gibi) için belirtilere yönelik tedavi verilmektedir. Ardından başlayan rehabilitasyon sürecinde bireysel görüşmeler, bilgilendirici eğitimler, aile ve grup terapileri uygulanmaktadır